İdealize Edilmiş Emzirme

Son zamanlarda, pek çok farklı yazıda emzirmenin önemi yeterince vurgulandı. Bu sebeple emzirmenin anne ve bebeğe sağladığı güven hissi ve oksitosin hormonu salgılanmasına sebebiyet vererek mutluluğu ne kadar arttırdığından bahsetmek işini başka bir yazıya bırakarak, emzirme hakkında annelerin oluşturduğu mitleri ve bazı yanlış uygulamaları anlatmak istiyorum burada.

En sık rastladığım uygulama, annelerin emzirme konusunu son yılların doğal yetiştirme akımının bir parçası olarak aşırı idealize etmeleridir. Bu nedenle emzirmeyi aşırı idealize ederek, bu konu etrafındaki stresi arttırmak ve stresten dolayı süt kesilmesi durumları ile karşılaşmak oldukça sık rastlanan bir durum oldu.

Neyi çok idealize ederseniz doğallığını bozacağınız gibi, emzirmeyi (ve anneliği) de çok idealize ederseniz doğallığını bozarsınız. Sonuçta emzirme en doğal işlev iken, pek

çok anne için gerçekten doğumdan sonraki en önemli gündem haline gelebilmektedir. Burada bir hemşirenin ya da ailedeki diğer kadınların yardımı kesinlikle küçümsenemez. Zaten loğusalığın tümünde gerekli olan destek sistemi, emzirme konusunda da muhakkak kurulmalı ve kullanılmalıdır. Fakat, her şeye rağmen emziremeyen annenin de, bunu bebeği ile arasına giren bir gerginlik konusu yapmaması sağlanmalıdır. Annenin vicdan azaplarına kapılmadan kendi sütünü ya da tavsiye edilen gıda ne ise onu, bebeğine biberonla vermesinin de en az savaşarak emzirmek kadar önemli olduğunu söylemek istiyorum.

Düşünen Meme

Bebek emerken annesinin aklının ve ruhunun kendisi ile olmasını ister. Anne farklı kaygılar içinde  yüzerken bebeğe konsantre olamaz, bebeğin tepkilerine cevap veremez. Anne bebek için düşünene meme (thinking breast) olmalıdır. Yani annenin sadece doyuran, bakan ve seven özellikleri değil, düşünen benliği de ön plandadır. Anne emzirirken bebeğin tepkilerini izleyecek, onun aklından geçenleri merak edecek ve onlara tepkiler verecektir. Bu esnada annenin bebeğine yönelttiği konsantrasyon, bebeğin darmadağınık algılarını ve hislerini toparlamak açısından çok önemlidir. Annenin bebeğe yoğunlaştırdığı bu hali bile, belki bebeğin ilerdeki dağınık dikkat ve konsantrasyon geliştirme problemlerine koruyucu bir önlem olabilir. Bu anlarda, anne kendi ruhunu zaman zaman bebeğine ödünç vermektedir diyebiliriz. Anne kendi zihinsel ve duygusal süreçleri ile bebeğin kaotik yapısına bir düzen getirmeye çalışır, böylece bebeğin kapasitelerini ve benliğini entegre etmeye ve benliğinin bütünlüğünü kurmaya doğru yol alır. Buradan da anlayacağınız gibi bu illaki de annenin memesinin bebeğe değmesini gerekli kılmaz. Anne bebeği aynen emzirir bir pozisyonda tutarak ve bebeğinin aklındakileri hayal ederek ortak bir hikaye oluşturma işini biberonla da yapabilir.

Gelelim memeden kesme olayına; burada da en sık rastladığımız durumlardan biri bebeğin vereceği tepkilerden çekinmektir. Tabii bebek veya çocuk için (bazı durumlarda emzirme iki yaşını bulabiliyor) böylesine haz veren bir alışkanlıktan kesilmek oldukça zordur. Ama sağlıklı yapılırsa gelişimsel ve duygusal açıdan son derece geliştirici bir adımdır.

Çocuğa, hayal kırıklıklarını tolere etmeyi, olumsuz duygularla baş edebilmeyi, besleyen annenin bazen hayal kırıklığına uğratabileceğini, olmayanı hayal ederek soyut düşünme kapasitesini geliştirmeyi öğretir. Ama genel uygulama bebek için bunun zor olacağını düşünüp “biz eşimle tatil yaparken bebeğin bunu unutmasını sağladık” noktasına gelmiştir. Hatta bir çok üniversite mezunu annenin bu  iş bir anda olup bitsin diye göğsüne kömür veya ketçap sürdüğünü bile duyuyorum. Çocuk bir anda o iyi ve besleyen memeyi kendisine düşman bir obje olarak görmeye başlıyor. Dün bu kadar iyi olan bir şeyin bugün bu kadar kötü olması, kafasında iyi ve kötünün aynı objede bir araya gelmesini çok zor bir hale sokar.

Sağlıklı olan nedir? Her şeyin iyi ve kötü taraflarının olabildiğini hatta annenin bile bazen iyi bazen de kötü olarak algılanabileceğini kabul etmektir. Ama bu “kötülüğü” çocuğa  yapabilecek kadar cesur olmak gerekir mem

 

eden kesmeye karar verildiğinde. Bu kötülüğü yaparken çocuğun yanında olabilecek kadar da dayanıklı olunmalıdır. Çocuk da annenin ne kadar dayanıklı ve güçlü olduğunu görüp, anneye daha çok güvenmeli ve özgüveni de gelişmeye başlamalıdır. Bu işi kaçarak veya ketçap sürerek hızlı bir şekilde yapmak bebek veya çocuk için korkunç bir yarılmaya sebebiyet verecek bir tutumdur. Sütten kesme, annenin bebeğiyle konuşarak ve bebeğin/çocuğun hayal kırıklığını yaşamasına olanak sağlayarak yapılırsa, olacak olan şudur: Anne bebeğini yavaşça teskin ederek, ona olumsuz duygularla başa çıkma konusunda içsel bir model oluşturur. Aksi takdirde, çocuk annenin bu zor durumla başa çıkmadaki tedirginliğini görüp annenin bu kötü ve çaresiz halini içselleştirebilir.