Aşıların keşfiyle birlikte aşılarla ilgili şüpheler dünyada yaygınlaştı. Din bilgini E Massey: ‘Hastalıklar Tanrının cezasıdır; aşı yapılarak hastalıklar önlenmemelidir’ gibi bir görüşle halkını kışkırtmıştır. 1907’de ABD’de J Pitcain ilk ‘Anti-aşı konferansı’nı düzenlemiştir. Aşılar uygulandıkça bazılarının yan etkileri saptanmış hatta ivedilikle piyasadan kaldırılmıştır. Böyle bir durumu 1990’ların başında Rotavirüs aşısında yaşanmıştır. O aşı beklenenden biraz daha fazla barsak düğümlenmesi olaylarının yaşanmasına neden olmuş, derhal toplatılmıştır. 2000lerde yeniden üretilen aşı yaklaşık 10 senedir piyasada ve başka bir teknikle hazırlandığı için bu sorun gözlenmemiştir. Bu tür durumlar aşıların namına leke sürmüştür.

Aşılar milyonlarca doz üretilir ve uygulanır. Çok yaygın uygulandıkları için bazı hastalıkların ortaya çıkışıyla aşı uygulamaları zaman olarak örtüşür. Bu konuda en büyük suçlama kızamık aşısına yapılmıştır. İngiltere’den yapılan bir araştırmada kızamık aşısının otizme neden olduğu söylenmiştir. Bundan sonraki yıllarda milyonlarca doz kızamık aşısıyla otizm vakaları mercek altına alınmıştır. Kızamık aşısıyla otizm bağlantısı bir türlü tekrardan gösterilememiştir.

Her tedavi, her uygulama için ince elemek sıkı dokumak gerekir. Birçok tıbbi ilaç ve uygulama seneler içinde iyileştirilmiştir. Örneğin 2000’lerin başına kadar karma aşısınnın boğmaca kısmındaki bir madde aşı sonrası ateşlere neden olmaktaydı. Bu molekülün kaldırılmasıyla artık karma aşıları sonrası ateş görülmemektedir. Aşılarda iyileştirici bir yaklaşım da koruyucu olarak kullanılan cıva maddesinin kaldırılmasında yapılmıştır. Tüm çocukluk aşılarından cıva menşeli koruyucular kaldırılmıştır. Halen alüminyum içeren koruyucular kullanılmakta olup bunların da dozu en aza indirilmiştir.
Bu saydığım nedenlerle anne babalar aşılarla ilgili haberleri okuyup kaygılanmaktadırlar. Aşı tartışmasının iki tarafını da kurcalayıp, çocuk uzmanlarına danışmaları son derece önemlidir.