BEBEĞİNİZİ DOKUNARAK, KUCAKLAYARAK  BÜYÜTÜN

YENİDOĞANLARDA DUYU BECERİLERİ:

 20 senelik aktif çocuk ve yenidoğan uzmalığım boyunca bebeklerin dokunma duyularının ne kadar aktif olduğunu gözlemledim.  Beş duyu organımızı düşünecek olursak göz, burun, kulaklar, dilimiz ve cildimizden, en büyük alan kaplayanı cildimiz.  Yenidoğan döneminde cildin ne kadar hassas olduğunu da düşünürsek belki de bebekler gelişimleri için o kadar hassas bir cilde sahip olmak durumundalar.  Yenidoğan bebeğin duyu organlarının işlevselliğini gözönüne aldığımızda cildin önemi daha da ortaya çıkıyor.  Yenidoğanların görme kapasiteleri son derece kısıtlıdır; bulanık ve puslu olarak ancak anne göğsü ile anne memesi arasındaki mesafe kadar yani 40-50 cm görebilirler.   İşitme kabiliyetleri de görmeleri gibi kısıtlıdır.  Bu durumda yenidoğanların temasa sığınmaları, kucaklanmak istemeleri, kendilerini dokunulunca ifade etmeye başlamaları onların belki de tek seçenekleridir.   Dokunulan bebeklerin beyinlerinnin dokunma alanındaki sinir hücrelerinin  iyi bağlantılar kurdukları, dokunulmayan bebeklerde ise beynin dokunma bölgelerinin gelişmediği gözlemlenmiştir.  Bu nedenle dokunmanın bebekler ve onların gelişimi üzerindeki etkisi üzerine gözlemlerime başladım.  Çocuk uzmanı olarak, bebeğin mutlu ve sağlıklı gelişmesi için en önemli şeylerden birinin sevgi dolu bir ebeveynin dokunuşu olduğunu anladım. 

SAĞ BEYİN GELİŞİMİ

Memeliler arasında en bakıma muhtaç canlı insan yavrusu.  Doğduğunda sadece uyuyan ve emen bir bebek iken  iki sene içinde beyni iki misli büyüyerek, yürüyen, konuşan, kendini besleyebilen, düşünen bir çocuk seviyesine ulaşması planlanmıştır.  İşte bu inanılmaz beyin gelişimi serüveni sırasında alacağı  uyaranlarla beyni şekillenecek, bazı sinir merkezleri gelişecek, bazıları ise gerileyecektir.   Fonksiyonel MRI ile beyin merkezlerinin gelişim süreçleri takip edilmiştir.  Özellikle beynin duyusal yarısı olan sağ beyinde ilk iki senede dokunma ve teması sırasında bebek beyinin sağ bölgelerinde pek çok sinyale rastlanmıştır. 

 Michalengelo:  DOKUNMAK HAYAT VERMEKTİR

 DOKUNMANIN GELİŞİMİ:  DOĞUM öncesi… sonrası

Dokunma duyusu daha bebek anne rahimdeyken annenin nazikçe karnını okşamasıyla başlar.  Anne karnındaki oluşumu sırasında daha 7.5 haftalıkkken fötus hissetmeye başlar.  Doğum öncesi dokunmanın faydaları doğumdan hemen sonra hissedilmeye başlar.  Günümüzde sıklıkla konu edilen BEBEK DOSTU HASTANE anlayışı da tam bu konuyu işlemektedir.  Bu yaklaşımla bebekler doğar doğmaz anne ile cilt cilde temas ettirilirler.  Bu temas sırasında bebek annesini koklayarak ve cildini diliyle yoklayarak memeye yönelir ve ilk emmeyi gerçekleştirir. Anne ile bebeğinin  cilt cilde temasının doğumdan hemen sonra başlatılması başarılı emzirmenin 10 şartından belki de en önemlisidir.  Yaklaşık 2000 anne ve bebekleri ile yapılan 30 ayrı çalışma sonrası, cilt temasının doğum sırasında ağlamayı azalttığı ve anne ile bebek arasındaki etkileşimi geliştirdiği kaydedilmiştir.

  Bebeğe  dokunmanın faydaları şöyle sıralanabilir:

  • Dokunma bebeğin öz güvenini güçlendirir,
  • Bebeğe sıcaklık ve rahatlama sağlar,
  • Bebekle anne-babası arasında bir iletişim fırsatıdır,
  • Dokunma ile bebeğin doğru duruşu sağlanır,
  • Bebek-ebeveyn ilişkisinin kurulmasını ve sağlamlaşmasını sağlar, bebekte güven duygusunu güçlendirir.

Babaları veya anneleri onların ayak parmaklarına dokunurken veya başlarını okşarken bebeklerin nasıl tepki verdiğine hiç şahit oldunuz mu? Dokunulan ve masaj yapılan bebeklerin, göz teması kurma becerilerinin  %50 daha fazla olduğu ve genel olarak olumlu ifadeler kurma yeteneklerinin, dokunulmayan ve masaj yapılmayan bebeklere kıyasla 3 kat fazla olduğu bulunmuştur.  

BEBEĞİNİZLE DAHA SAĞLAM BİR BAĞ KURMANIZ İÇİN ONA DOKUNUN.  İŞTE BAZI ÖNERİLER:

  • GECE UYKU MASAJI YAPIN: Gece-gündüz ritminin oluşması yenidoğan bebeklerin en erken birinci aylarının sonuna doğru gerçekleşir. Gece daha uzun ve derin bir uyku için banyosunu gece saatlerinde yapın.  Kısa tutmayın.  Üşümesinden korkmayın.  Ortam ısısını kontrol edin suyun ısısını 35-36 dereceye ayarlayın.  Yaklaşık 20 dakika suda bebeğin rahatlaması için iyi bir süredir.  Sonrasında zeytinyağı veya organik bebek yağını elinizde oğuşturup ılıttıktan sonra ayaklarından başlayarak bacaklarına, ellerinden başlayarrak kollarına masaj yapın.  Karnını da saat yönünde yuvarlaklar çizerek oğuşturun.   İlk geceler hoşlanmasa da alışacaktır.  Sonrasında emzirerek doyurun.   Banyo ve masaj keyfiyle rahatlamış bir bebek tüm evin rahatlaması demektir.  
  • CİLT CİLDE TEMAS EDİN: Bebeğinizi emzirseniz de emziremeseniz de onu sadece beziyle yani çıplak olarak sizin çıplak teninize yerleştirin.  Böyle uykuya daldırabilirsiniz veya süre kısıtlaması yapmadan onunla hafif bir tonda konuşabilirsiniz.  Bu tür TİME-OUT tarzında dokunmalara ve temaslara onların çok gereksinimi var.  Stres hormonu kortizol seviyeleri düştüğünden daha huzurlu olacaktır, emziriyorsanız emzirme süreniz uzayacak ve daha iyi emecektir, kalp ritmi ve solunumu daha düzenli olacaktır, daha derin uyuyacak bu da beyin gelişimini destekleyecektir.
  • BEBEKLİK DÖNEMİNDE AĞLADIĞINDA KUCAKLAYIN: Kucağa alıp almama ikilemi her anne babanın düştüğü bir durum. Aslında bebeğin isteği genellikle çok açıktır.  O bir nedenden dolayı rahatsızdır.  Eğer temel bakımları yapılmış yani doymuş, altı değişmişse artık diğer temel ihtiyacı olan dokunma arayışına geçmiştir.  Ağladığında kural koymayın.  İlk 6 ay bebekler şımarmazlar.  Dokunma, bağlanma arayışlarını dile getirirler.  Siz onlara dokunmaz kucaklamazsanız büyük bir fırsatı kaçırmış olacaksınız.  Çünkü 9 ayından itibaren hareketlenen çocuğunuzun kucak talepleri çok azalacaktır.
  • İKİ YAŞ TUTTURMALARI SIRASINDA DA KUCAKLAYIN: Çocuğunuz büyüdükçe çekişmeleriniz artar.  Anne babalığın doğasında var bu.  Çekişmelerin en çok yaşandığı dönem 1-2.5 yaştır.  O dönemde algıları açılmış, etrafını tanıyan ve çözmeye çalışan bebeğinizin tutturma krizleri yaşaması son derece doğaldır.  Unutmayın!  Yalnız değilsiniz.  Neredeyse bütün ebeveynler bu tutturmalara maruz kalıyorlar.  Eğer kriz halinde ağlıyorsa ondan utanmayın ve çok kızmayın.  Eğer kucakta sakinleşecekse deneyin ve ona sarılın.  Sarıldığınızda onun saçlarını, sırtını okşayın, sakin olduğunuzu ona hissettirin.  Emin olun kriz süresi kısalacak, kriz sıklıkları da azalacaktir.

Özetle, bebeğin doğumunda itibaren dokunmanın yenidoğan beyin gelişimi için çok gerekli olduğunu biliyoruz.  En büyük ve hassas duyu organı yenidoğanlarda cilttir ve temasa çok duyarlıdır.  Hem prematüre bebeklerde hem de zamanında doğan bebeklerde ebeveynle cilt cilde temas ÖMÜR BOYU bağın kurulması için son derece gereklidir.  Bu teması kurmak için banyo, masaj, kucaklama gibi fırsatlar ebeveynler tarafından mutlaka değerlendirilmelidir

ÇOCUKLARIMIZLA DOĞUM ANINDAN BAŞLAYAN BİR BAĞ KURUYORUZ.  Bu bağın HALAT gibi kalın ve sağlam  olması için bebeklerimize dokunalım.

Hazırlayan:
Dr Gülnihal Şarman
Yenidoğan ve Çocuk Hastalıkları Uzmanı

Nisan 2015